Türkiye'nin güneyindeki iki güçlü depremin merkez üssü olan Kahramanmaraş'ta yaşayan geniş ailesi için endişelenen Naci Furkan, okul günlerinden “en iyi arkadaşı” ile birlikte depremden etkilenen insanlara yardım etmek için güneye doğru yola çıktı.

Naci Furkan yıkıcı depremlerin vurduğu bu güney ilinde binaları kontrol ederken Maraşta "Akrabalarımın sağlığıyla ilgili çok fazla endişelerimiz vardı" dedi.

Amcalarının, teyzelerinin, kuzenlerinin “güvende” olduğunu duyan Naci Furkan ve Nurullah, hasarlı binalardan moloz kaldırmak için çantalar dolusu alet ve ekipman ayarladı.

Naci Furkan, “Kesme makineleri ve jeneratörler de dahil olmak üzere ekipmanları topladık ve İstanbul'dan Maraş'a 12 saat yol gittik” dedi.

İki arkadaş 2000'li yılların ortalarından beri birbirlerini Türkiye'nin en popüler metropolünde bir matbaa ve yayınevinde yarı zamanlı çalıştıkları günlerden tanıyorlar.

Eğitim alarak makine mühendisi olan Naci Furkan, “Çalışmalara destek olmak için çalıştık” dedi.

35 yaşındaki Naci Furkan, 2011 yılında Türkiye'nin kuzeybatısındaki Düzce Üniversitesi'nden mezun oldu.

O zamanlar devlet memuru olan babası, resmi görevi nedeniyle Kahramanmaraş'tan başkent Ankara'ya gitmek üzere ayrıldı. Furkan'ın ailesi daha sonra 1998 yılında eşiyle birlikte yaşadığı İstanbul'a taşınmıştır.

Eren'in ailesinin ise Karadeniz'in Trabzon ilinde kökleri var.

İstanbul'un ünlü Yıldız Teknik Üniversitesi mezunu 34 yaşındaki Eren, 2012 yılına kadar inşaat mühendisliği okudu.

Emekli olan babasının birçok yerde kaymakamlık yapması nedeniyle Trabzon, Ankara, Kırşehir, Tokat, Erzurum, Rize ve daha birçok ilde yaşadı.

Liseden mezun olduktan sonra ailesi 2006 yılında İstanbul'a taşınan Eren, doktor eşiyle birlikte Türkiye metropolünde yaşıyor. Çocuk psikiyatristi olan eşi şu anda depremden etkilenen çocuklara bakıyor.

Furkan, AA muhabirine yaptığı açıklamada, "Maraş ile Trabzon'un kardeş iller olduğunu bu iki ilin en önemli caddelerin de şehir işimlerin aynı olduğunu söyledi. Trabzon'da Maraş Caddesi, Maraş'ta ise Trabzon caddesi olduğunu söyledi. Bu iki şehrin dostluğunun uzun yıllara dayandığını belirtti.

Maraş'ı avucunun içi gibi bilir

Furkan ve Eren, depremlerin yol açtığı yaygın tahribattan kaynaklanan zorluğun farkına vardıktan sonra, Türkiye Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı il müdürlüğüne başvurmaya karar verdiler.

Furkan, "Deprem mağduru olmalarına rağmen ailem,  kuzenlerim, hepsi arama kurtarma ve yardım çalışmalarında yer aldı ve Eren ve ben ek gönüllü hizmetleri sağlayıp sağlayamayacağımızı kontrol etmeye karar verdik ve bakanlığın taşra teşkilatına başvurduk" dedi.

Bakanlık, hasar tespit sürecini başlattığını söyledi.

“Yetkililer eğitim yeterlilik belgelerimizi istediler… tanıdığım en iyi inşaat mühendislerinden biri olan Nurullah Eren yeterlilik sınavını geçti ve bize resmi bir kod verildi ve bakanlığın yazılım uygulamasına giriş yaptıkları bir tablet bilgisayar verildi. coğrafi bilgi sistemi desteği ile donatılmıştır,” diye açıkladı makine mühendisi.

Furkan, inşaat mühendisi arkadaşının Kahramanmaraşlı olmadığını ve mahalleleri bulmasının zor olduğunu söyledi.

Furkan, "Ama ben Maraş'ta doğup kısmen büyümüş biri olarak memleketimi avucumun içi gibi biliyorum ve dolayısıyla gönüllü çiftimiz bu işi yapmaya uygundu" diye ekledi.

İyileştirme ve iyileştirme operasyonlarının başlamasından bu yana, Türk hükümeti depremlerin vurduğu 11 ilde hasar tespiti için 6.000'den fazla personeli görevlendirdi.

6 Şubat'ta Türkiye'nin güneyi 7,7 ve 7,6 büyüklüğünde depremlerle sarsıldı. Kahramanmaraş merkezli şiddetli sarsıntılar, Hatay, Gaziantep, Malatya, Adana, Adıyaman, Diyarbakır, Kilis, Osmaniye, Şanlıurfa ve Elazığ olmak üzere 10 ili daha salladı. 13 milyondan fazla insan yıkıcı depremlerden etkilendi.

10 saatten kısa sürede meydana gelen sarsıntıyı Suriye ve Lübnan'ın da aralarında bulunduğu birçok ülke de hissetti.

Büyük depremler Suriye'de de yıkıma ve can kayıplarına neden oldu.

'Tepelerdeki binalar daha az hasarlı'

İki arkadaş, 11 Şubat'tan bu yana 200'den fazla binayı inceledi.

"Sahada çalışıyoruz... her evi ziyaret ediyoruz" diyen Eren, ikiliyi resmi olarak görevlendirilmiş hasar tespit gönüllüleri olarak tanımlayan bir ceket giydi.

Furkan ve Eren'e göre Kahramanmaraş'ta 600'e yakın bizim gibi takım var ve "her takımın iki üyesi var."

Eren, AA muhabirine yaptığı açıklamada, "Şerefoğlu mahallesinde yokuş yok... Düzlük ve hemen hemen her bina hasarlı ve yapıların yüzde 85'inden fazlası ağır hasarlı, 10'u yıkılmış durumda" dedi.

Geri dönüp orada yaşamak mümkün değil” dedi.

Ancak İstanbul merkezli inşaat mühendisi, tepelere kurulan mahallelerin daha az zarar gördüğünü söyledi. "Yıkılan bir bina görmedik"

Tepelerdeki yerleşimlerin ovalardan daha iyi olduğunu söyledi.

Eren'e göre tepelerdeki yüzey toprağı "yaşlanmış", ovalarda ise "taze toprak" var. "Milyonlarca yıldan bahsediyorum."

"Tepelerdeki zemin, depremler gibi şoklara dayanacak kadar sağlam ve güçlüdür" diye açıkladı.

"Ovalarda toprağın yüzeyi yeni, taze ve dolayısıyla zayıf." Eren'e göre 6 Şubat sabahı meydana gelen ilk depremde binalar "dirençlerini kaybetmiş". Genel olarak binaların kendi içlerinde direnci vardır ama ikinci depremde depremin dışarı ittiği kuvvete karşı tüm binalar zaten direncini kaybetmişti” dedi.

“Bütün binaların durumu doğrudan zemin durumuna bağlı… O yüzden düzlüklerdeki mahalleler çok zarar gördü. Binaların hasar görebilirliğini kontrol etmek için küçük çekiciyle beton duvara vuran Eren, "Hasar tespitine başladığımızdan beri fark ettiğimiz farklar bunlar" dedi.

Eren'in yanında ise elindeki tablet bilgisayara odaklanmış Furkan duruyordu. İkilinin İstanbul'daki evlerine ne zaman dönecekleri sorulduğunda, "Durduğumuz sürece (gönüllü çalışmaya) devam edeceğiz" diye ifade etti. Eren, binaların rölöve ihtiyacı konusunda da, "Son depremlerle birlikte zemin değerlendirmesinin öneminin arttığını gözlemliyoruz."